Gözlerim çok uzaklarda olan,
Günün batışını izlemekte.
Oysa elimi tutsam dokunacağım sarı güneşe.
Bir martı çığlığı geliyor Deniz olmayan bu şehre,
Bir vapurun denizi yararak ilerleyişinin sesi,
Köpükleri görüyorum sanki gün batımında,
Güneşin sarı sıcağında.
Hani bazen bakamayız gökyüzüne,
Göremeyiz güneşi, ayı ve yıldızları.
Tarumar olmuş bir hayat süreriz hani,
Kuşlar gene öter dallarında da, biz duymayız çığlıkları.
Kulaklarımız öylesine sağır,
Gözlerimiz öylesine kör olur hani.
Çok uzaklarda bir bebek doğar,
Bir bebek ölür çok uzaklarda açlıktan.
Sokakta yürürken bir çocuk geçer ya hani bazen yanımızdan,
Üstü başı perişan,
Bazen eli yüzü bir kan revan.
Sormayız ve hissetmeyiz biz kimi zaman.
Yürüyüp giderken yuvamıza,
Yuvasız olanları düşünmeyiz bile çoğu zaman.
Sevgi çocuklarına dönüşsün çocuklarımız.
Düşüncelerimizle, fikirlerimi zle ve yaşattıklarımızla.
Günün her batışında bir martının sesi gelsin denizsiz bu kente,
Bir çocuğun, yavru bir kuşun sesini duysun
Kulaklarımız dinlemekte olsun.
Bazı zaman bakmayalım güneşin doğusuna ve batışına,
Çok zaman güneşin doğuşuda batışıda içimizde,
Düşüncelerimizde bir kainat olsun.
Yani her şey öylesine güzel olsun ki bu düzende,
Bütün yüreklere sevgi de şefkat de dolsun.
Ne olursunuz içimizde birazcık
Yaradanımızın merhameti,
Birazcık korkusu olsun.
Yeter artık bu kadar,
Dünya güzelliklerle dolu olsun.
Adı Barış olsun.